25Oca

izmir kalp doktoru

Bunları Biliyor musunuz?

Kalp sağlığınızı korumak için;

  1. Sağlıklı Beslenme:
    • Düşük yağlı, yüksek lifli gıdalar tercih edin.
    • Omega-3 yağ asitleri içeren balık, ceviz gibi besinleri ekleyin.
    • Taze meyve ve sebzeleri günlük diyetinize dahil edin.
    • Şeker ve tuz tüketimini sınırlayın.
  2. Düzenli Egzersiz:
    • Haftada en az 150 dakika orta şiddette aerobik egzersiz yapın.
    • Kuvvet antrenmanlarına da yer verin.
    • Günde en az 30 dakika yürüyüş yapmak kalp sağlığını olumlu yönde etkiler.
  3. Sigara ve Alkol Kullanımını Sınırlayın:
    • Sigara içmeyin ve pasif içicilikten kaçının.
    • Alkol tüketimini sınırlayın, mümkünse bırakın.
  4. Stresten Kaçının:
    • Stresle başa çıkma yöntemleri öğrenin, yoga veya meditasyon gibi rahatlama tekniklerini deneyin.
    • Hobiler ve sosyal etkinlikler stresi azaltabilir.
  5. Düzenli Sağlık Kontrolleri:
    • Düzenli olarak kan basıncınızı ve kolesterol seviyelerinizi kontrol ettirin.
    • Diyabet gibi risk faktörleri için düzenli testler yaptırın.
  6. Sağlıklı Kilo:
    • Sağlıklı bir kilo aralığında kalmaya özen gösterin.
    • Fazla kilolar kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.
  7. İyi Uyku Alışkanlıkları:
    • Her gece yeterli uyku alın. İyi bir uyku, kalp sağlığını olumlu yönde etkiler.
  8. Su Tüketimine Dikkat Edin:
    • Günde en az 8 su bardağı su içmek, genel sağlık ve kalp sağlığı için önemlidir.
  9. Risk Faktörlerini Bilin:
    • Aile geçmişinizde kalp hastalığı varsa, bu risk faktörünü dikkate alın.
    • Yaş, cinsiyet ve genetik faktörleri göz önünde bulundurun.
  10. Düzenli Doktor Kontrolleri:
    • Düzenli doktor ziyaretleri, olası sorunları erken tespit etmek açısından önemlidir.

 

İzmir Kalp Doktoru
Doç.Dr. Emin Alioğlu

Adres Bilgileri
Kazım Dirik Mh. No:243 D:4, 35100 Bornova, İzmir

E-posta Adresi
dreminalioglu@yahoo.com

Telefon Numarası
+90 232 503 05 76

06Tem

Kalp Hastaları Yaza Girerken Nelere Dikkat Etmeli

Yaz mevsimi kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Sıcak ve nemli hava herkesi olumsuz etkilemekle birlikte özellikle kalp hastalığı olanlar için tehlikeli olabilir.

Peki Kalp hastaları yaza girerken nelere dikkat etmeli. Vücudun ısı düzenleme sistemlerinden en önemlisi cildin kan dolaşımıdır. Sıcak ve nemli havalar bu sistemin çalışmasını zorlar. Terlemeyle vücudu serinletmek için cilde pompalanan kan akımında artış olur, bu da kalbe fazladan yük bindirmektedir. Sağlıklı bireylerde kalp bu yük artışını sorunsuz karşılayabilirken, kalp ve damar hastalığı olanlarda ciddi sağlık sorunlara neden olabilir.

Bu nedenle sıcak ve nemli günlerde kalp krizi geçiren veya kalp-damar hastalığı nedeni ile yaşamını yitirenlerin sayısı artış görülmektedir. Kalp yetmezliği olan hastalarda sıcak havalarda cilde olan kan akışının artması ve sıvı kaybı, baş dönmesi ve bayılmaya neden olacak kadar kan basıncını düşürebilir. Bu durum, yeterli sıvı alınmadığı takdirde böbrek fonksiyonlarında bozulmaya yol açabilir.

İLAÇ KULLANIMINA DİKKAT

Kalp-damar hastalığı olanlar genellikle birden fazla ilaç kullanmaktadırlar ve bu ilaçlar ısı düzenlemene mekanizmasını etkileyebilir. İlaçlar, ısı düzenlemesine müdahale eder. Beta blokerler kalp atışını yavaşlatır, etkili ısı değişimi için kan dolaşım hızını düşürür. Diüretikler (idrar söktürücüler) idrar çıkışını tetikleyerek su kaybını daha da artırır. Bazı antidepresanlar (depresyon ilaçları) ve antihistaminikler (alerji ilaçları) terlemeyi etkileyebilir. Bu nedenle, yaz sezonu başında sürekli kullanılmakta olan ilaçların dozlarının ayarlanması ve gelişebilecek olası yan etkilere karşı bilgilendirme önem taşımaktadır.

SICAK HALARDA KALP SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN ÖNERİLER

Kalp hastaları yaza girerken nelere dikkat etmeli yazımızda sizlere bazı tavsiyelerimiz var

  • Özellikle güneş ışınlarını dik geldiği 11.00-15.00 arasındaki saatler arasında mümkün olduğunca dışarıda bulunulmamalıdır.
  • Sıcak havalarda açık renkli, rahat ve bol, ter emici özellikte giysiler tercih edilmelidir.
  • Yaz aylarında günlük sıvı ihtiyacı 2-3 litreye çıkmaktadır. Yazın günde 2-2.5 litre su tüketmeye özen gösterilmelidir.
  • Ağır ve yağlı yemekler tüketmek yerine az ve sık aralıklarla, hafif, lif içeriği yüksek yiyecekler tercih edilmelidir.
  • Su içeriği yüksek sebze ve meyve tüketilmelidir.
  • Alkollü ya da kafeinli içecekler tüketilmemelidir. Alkol, sıcağın olumsuz etkilerinin hissedilmesini engelleyebilir, kafeinli içecekler daha fazla sıvı kaybetmenize neden olabilir.
  • Sıcak havalarda ağır egzersizler yapılmamalıdır. Hafif ve orta düzeyde egzersizler akşam saatlerinde yapılabilir. Spor esnasında su tüketilmesi de çok önemlidir.
  • Sıcak havalarda uzun süre dış ortamda bulunup sonra aniden soğuk suya atlama (havuz, deniz vs.) sonucunda ölümcül ritim bozuklukları tetiklenebilir. Bu nedenle suya birden atlamak yerine alıştıra alıştıra suya girmek gerekir.
  • Su kaybının kanın daha çabuk pıhtılaşmasına neden olacağı da unutulmamalıdır. Kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalar daha dikkatli olmalıdırlar.
  • Baş ağrısı, soğuk terleme, aşırı yorgunluk, çarpıntı, sık soluk alma ihtiyacı, baş dönmesi, kendini kaybetme, bulantı, kusma gibi belirtilerle karşılaşıldığında mutlaka en yakın sağlık merkezine ulaşılmalıdır.
  • Hekime danışarak kalp ilaçlarınızın yaz mevsimine göre düzenlenmesi yerinde olacaktır.
06Tem

Kalp Hastalıkları İle İlgili Sık Sorulan Sorular-1

1. Her göğüs ağrısı kalp ile ilgili midir?

Kalp krizinin en sık görülen belirtisi göğüs ağrısıdır. Kalp krizine eşlik eden bu ağrı, genellikle göğüsten çeneye ve sol kola yayılır. Her göğüs ağrısı kalp krizi değildir. Göğüs ağrısının çok çeşitli nedenleri olabilir. Bu nedenler arasında en sık karşılaşılanı, sindirim sistemine bağlı olarak gelişen rahatsızlıklardır. Reflü, ülser, safra kesesinden kaynaklanan problemler, kalp iskelet sistemi rahatsızlıkları göğüs ağrısına neden olabilir. Kalp krizi belirtisi zannedilen göğüs ağrıları psikolojik temelli de oluşabilir. Örneğin panik atak rahatsızlığında hastaların göğüs ağrısı çektikleri bilinmektedir.

2. Sigara kullanımı nasıl kalp hastalığına neden olur?

Dünya Sağlık Örgütü, sigara alışkanlığının günümüzde tüm dünyadaki en büyük sağlık sorunu olduğunu belirtiyor. Sigara hem kalp hem de akciğer hastalıklarının en önemli nedenleri arasındadır. Yapılan araştırmalara göre, sigara içenlerde kalp krizi riskinin 10 kat arttığı tespit edilmiştir.

Sigara, HDL’yi yani iyi kolesterolü azaltıp LDL yani kötü kolesterol düzeyi ile trigliseridleri artırarak, kalp hastalıklarına neden olmaktadır. Sigaradaki nikotin kalp atışlarını hızlandırır, tansiyonu yükseltir, kanın pıhtılaşma riskini artırır ve kandaki oksijen seviyesini düşürür. Sigarayı bırakanların ise kalp sağlığında kısa sürede düzelme kaydedilir. Sigarayı bıraktıktan sadece 48 saat sonra kalp krizi riskinin azaldığı görülmüştür. Koroner damar hastalığı ve kalp krizi riski sigarasız bir yılın sonunda yüzde 50’ye; 15’inci yılda ise hiç içmeyenlerle aynı düzeye iner.

3. Soğuk havalar kalp hastalığını tetikliyor mu?

Soğuk hava; özellikle koroner kalp rahatsızlığı hastalarında ve belli bir yaşın üzerindeki kişilerde kalp krizini tetikleyebilir. Yapılan araştırmalar, soğuk havanın nabız, pıhtılaşma ve kan basıncında artışa neden olabildiğini gösteriyor. Kışın kalp damarlarında soğuğa bağlı büzüşme (spazm) oluşur. Bu da koroner damar hastalarının daha sık ve yoğun göğüs ağrısı şikâyeti yaşamalarına neden olabilir. Kalp hastalarının ayrıca kışın grip ve zatürre gibi hastalıklara karşı da çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Grip ve zatürre, kalp yetmezliğine bağlı yakınmaları arttırabilir ve hastalığın ağırlaşmasına neden olabilir. Kardiyovasküler hastalıkları olanların grip ve zatürre aşılarını mutlaka yaptırarak riski azaltmalarını önermektedir.

4. Kalp pilinin ömrü ne kadardır?

Kalp pili, kalbin yeterli elektriksel uyarıyı doğal şekilde oluşturamaması nedeni ile bu uyarıyı yapay olarak veren cihazlar için kullanılan isimdir. Kalp atış hızını sağlayan bu pillerin ömrü ortalama 5-6 yıl arasındadır. Düzenli takibi yapılan hastalarda kalp pilinin ömrü azaldığında uyarı verir. Bu sayede piller bitmeden basit bir operasyonla tellere dokunulmadan sadece pilin jeneratörü değiştirilerek pilin çalışmaya devam etmesi sağlanır. Kalp pili olan hastaların bu bakımdan kontrollerini aksatmamaları önem taşımaktadır.

5. Fazla kilo kalp-damar hastalıklarına yol açabilir mi?

Kalp-damar hastalıkları ülkemizde ölüm nedenlerinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Kalp hastalıklarının en yaygın nedenleri arasında ise aşırı kilo ve beslenme bozuklukları geliyor. Fazla kilo, kalbin dolaştırdığı kan miktarının artmasına ve vücutta insülin direncinin oluşmasına neden olur. Bu da damarların kalınlaşmasını ve koroner kalp hastalığının ilerlemesini hızlandırır.

Obezitenin kalp-damar yaşını 30 yıl ilerlettiğini belirtiyor. Göbekten alınan kilolar ise kalp damar hastalığı ile direkt ilişkili olabiliyor. Çünkü göbekteki aşırı yağlanma; diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterol yüksekliğinin de habercisi olarak, kalp hastalıkları riskini artırıyor.

6. Gizli kalp nedir? Ölüm riski var mıdır?

Kalp krizi genelde, göğüs ağrısı, göğüste yanma, baskı hissi, mide ile sol kolda ağrı gibi belirtilerle kendisini gösterir. Bu belirtiler sayesinde zamanında müdahale edilen hastaların hayatı da kurtulur.

Gizli kalp ise belirti vermeden aniden ortaya çıkabilen son derece tehlikeli bir durumdur. Kalp hastalarının yaklaşık yüzde 20’sinin gizli kalp riski taşıdığı tahmin edilmektedir. Gizli kalp hastalığında kalp kasını besleyen damarlar tıkalı olsa da belirti görülmez. Bu nedenle de kalp krizindeki hasarın büyüklüğüne bağlı olarak kalp yetersizliği ve hatta ani ölüm gelişebilir. Gizli kalp hastalığı bazı spesifik kardiyoloji testleri sonucunda ortaya çıkabilir. Özellikle check-up gibi düzenli kontroller gizli kalp rahatsızlığının ortaya konması açısından büyük önem taşımaktadır.

7. Aritmi nasıl tedavi edilir?

Aritmi bir diğer bilinen adıyla kalp ritim bozukluğu, anormal kalp dokusunun ortadan kaldırılmasını içeren ablasyon yöntemi ile tedavi edilebilir. Ablasyon işleminde, kateter yardımıyla kasıktan kalp içine ilerlenir. Kateterin ucu kayıt cihazına bağlanarak kalp içinin EKG kayıtları alınır ve çarpıntının nedeni tespit edilir. Daha sonra yine kateter yardımıyla radyo frekans enerjisi verilerek, çarpıntı yapan bölge tahriple yok edilir. Ritim bozuklarının tedavisinde yüksek bir başarı yüzdesine sahip olan ablasyon yöntemi sayesinde, çok sayıda hastanın hem şikayetlerinden hem de ömür boyu ilaç kullanmaktan kurtulmaları da mümkün olabilmektedir.

8. Ekokardiyografi nedir?

Kalp hastalıklarının tespitinde en yaygın ve güvenilir yöntem ekokardiyografidir. Kısaca EKO olarak adlandırılan ekokardiyografi, basit tabiri ile kalp ultrasonudur. Ön tanı için kullanılan EKO, ses dalgalarını ileten prob ve görüntüleri kaydederek ölçüm yapan, monitörlü bir cihaz ile gerçekleştirilir. Bu yöntemde ses dalgaları kullanılarak kalbin yapısı ve işlevleri incelenir. Özellikle, kalbin pompa fonksiyonunu, kalp kapakçıkları ve büyük damarların yapısını değerlendirmek için ve kalpteki olası tümör veya pıhtı gibi oluşumları görebilmek amacıyla EKO çekilir. İki çeşit ekokardiyografi vardır. Transtorasik EKO, göğüs yüzeyinde prob aracılığıyla; transözefageal EKO ise ağız ve yemek borusundan tüp kullanılarak yapılır. Transözefageal EKO kalpte pıhtı veya enfeksiyon varlığının araştırılması, yapay kapak işlevlerinin değerlendirilmesi, ana atardamar-aort yırtılmalarının aranması, kalp deliklerinin incelenmesi, kalp kapak yetersizliklerinin ciddiyetinin belirlenmesi, kalp kapak tamiri veya kalp deliklerinin kapatılması ameliyatları sırasında ve sonrasında, işlem başarısının değerlendirilmesi amacıyla yapılır.

9. Kalp-damar hastalıklarında risk yaratan faktörler nelerdir?

Kalp ve damar hastalıkları riskini artıran çeşitli nedenler bulunmaktadır. Bu nedenler arasında sigara kullanımı başı çekmektedir. Bunun yanı sıra yüksek kolesterol, diyabet, hipertansiyon gibi rahatsızlıklar da bir süre sonra kalp-damar hastalıklarının görülmesine neden olabilir. İleri yaş, ailede kalp damar hastalığı hikayesi olması, göbek çevresinden alınan kilolar, homosistein yüksekliği, CRP yüksekliğinin de yine kalp-damar hastalıklarında risk faktörü yarattığı bilinmektedir. Fiziksel aktivitenin az olması yani hareketsiz yaşam ve aşırı stres de kalp rahatsızlıklarına neden olabilmektedir.

9. Ateroskleroz (damar sertliği) nedir?

Ateroskleroz tüm damar sistemini etkileyen bir hastalıktır. Damar sertliğinin gelişimi çocukluk yaşlarından itibaren başlar ancak erken yaşlarda tanısı zor olduğu için hastalığın belirtileri kendisini ileri yaşlarda gösterir. Damar sertliği genetik geçişe bağlı olarak gelişebildiği gibi çevresel risk faktörlerinin etkisi ile de ortaya çıkabilir. Damar sertliği oluşumunda risk yaratan faktörler arasında yüksek kolesterol, diyabet, hipertansiyon, sigara kullanımı da sayılabilir. Kalp-damar sağlığının korunmasına yönelik yapılan çalışmalarda; yüksek kolesterolün düşürülmesinin damar sertliği riskini de azalttığı görülmüştür.

06Tem

Koronavirüs kalp hastalığı olanlarda kalp krizini tetikliyor

Kalp ve Damar Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Emin Alioğlu Koronavirüs’ün kalp hastalığı olanlarda kalp krizini tetiklediğine dikkat çekti. Doç. Dr. Alioğlu, kalp hastalığı olanların COVID-19 salgını sırasında korunmak için sosyal mesafe ve maske kullanımıyla, el yıkama gibi tedbirlere özellikle dikkat etmelerini istedi.

Tüm dünyayı kasıp kavuran yeni tip korona virüs salgını yaşlı-genç, kronik hastalığı olan veya olmayan herkesi etkiliyor. Ancak özellikle yaşlı ve kronik hastalıkları olan bireylerin bu enfeksiyon için riskli grubu oluşturduğunu hatırlatan Doç. Dr. Emin Alioğlu, “Covid-19 enfeksiyonunda en sık etkilenen organ akciğerlerdir. Akciğerlerin tutulumunda kanın yetersiz oksijenlenmesini telafi etmek için kalbin iş yükü artmaktadır. Bu, kalbin etkin bir şekilde kasılma problemleri yaşadığı kalp yetmezliği olan biri için sorunları daha da kötüleştirebilir. Koroner (kalbi besleyen) damarlarda darlıkları olan hastalarda kalbin iş yükünün artması kalp krizini tetikleyebilir. Bunun dışında Covid-19 enfeksiyonu esnasında miyokardit, aritmi gibi kalbe ait komplikasyonlar gelişebilir” ifadelerini kullandı.

Kalp hastalığı olanların, COVID-19 salgını sırasında korunmak için sosyal mesafe ve maske kullanımı, el yıkama gibi tedbirlere özellikle dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Alioğlu, kalp hastalarının ilaçlarını aksatmadan kullanmaları gerektiğini vurguladı. Doç. Dr. Alioğlu, kalp hastalarının ayrıca tansiyonlarını ve şekerlerini kontrol altında tutmaları gerektiğini belirterek, “Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapmak çok önemlidir” diye konuştu.
Salgın sürecinde hastalara rutin olarak sağlık kuruluşlarına gitmemeleri önerilse de yeni başlayan göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi şikayetleri olan hastaların maske kullanarak ve sosyal mesafeye dikkat ederek hastaneye başvurmaları gerektiğini de ifade etti.

06Tem

Kalp Pili Nedir Ne Zaman Takılır?

Kalp hastalıklarının tedavisinde kalp pilleri sık kullandığımız cihazlardır. Üç tip kalp pili vardır. Bunlardan birincisi kalbin ileti sisteminde bozukluk var ise kalbin yavaşlaması veya duraksaması durumunda takılan kalp pilleri. Bunun dışında hastada ciddi ritim bozuklukları olduğunda takılan şoklama pilleri ve kalp yetmezliği tedavisinde kullandığımız üç elektrotlu kalp pilleri. Kalp pilleri genellikle boyut olarak oldukça küçükler. Bir bataryadan oluşuyor ve kalbe giden lit dediğimiz kablolardan oluşuyor.

Kalp pili lokal anestezi altında cilt altına göğüs bölgesine takılıyor. İşlem süresi yaklaşık 30-45 dakika arasında sürmektedir ve işlem riski çok fazla değildir. Kalp yavaşlaması olanlarda takılan kalıcı kalp pillerinin amacı hastanın kalp atışları yavaşladığında pilin devreye girerek kalp atışlarının belirlenen aralıkta sürdürülmesi. Şoklama pillerinde ise takılan kalp pillerinin amacı hastada ciddi hayati tehlike veya ritim bozukluğu geliştiğinde bu pillerin devreye girerek şoklama yaparak hastanın hayatını kurtarması. Kalp yetmezliği olanlarda ise 3 kablolu kalp pilleri kalbin kasılmasını düzenleyerek daha senkron çalışmasını sağlayarak kalp yetmezliğinin tedavi edilmesi amacıyla takılıyor

06Tem

Kalp Yetmezliğinin Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kalp yetmezliği kesin tedavisi kalp naklidir. Ancak bunun dışında hastanın ömrünün uzatan, şikayetlerini gideren çok önemli ilaçlar var. Bunlar, doktor tarafından yazıldıktan sonra hastaların mutlaka kullanması gerekir. Yine bazı durumlarda uygun hastalarda 3 odacıklı kalp pili takılarak, hastanın kalp yetmezliği bir nebze olarak düzeltilebilir. Tabi kalp yetmezliği tedavisinde bir başka önemli konu da diyettir. Hastaların mutlaka tuz kısıtlaması gerekir ve sık kontrollere gelerek ilaç ayarlamaları gerekir.

06Tem

Doğuştan Gelen Kalp Hastalıkları Nelerdir?

Doğumsal kalp hastalıkları erişkin yaşta da görülebilir. Adı üstünde doğumsal kalp hastalıkları bebeklerde doğumdan itibaren oluyor. Bunlar genellikle sık gördüğümüz ASD (Atriyal Septal Defekt) dediğimiz kulakçıklar arasında duvarda olan delikler, yine VSD (Ventriküler Septal Defekt) ikinci grup sık gördüğümüz doğumsal kalp hastalıkları. Bunlar hiçbir belirti vermeden erişkin yaşa kadar ulaşabilir. Genellikle hangi şikâyetlerle hasta karşımıza çıkar? Bu hastalarda çarpıntı, yorgunluk, bitkinlik, nefes darlığı gibi şikâyetler oluşabilir. Doğumsal kalp hastalıklarının tanısı eko kardiyografi yardımıyla konulabilir. Bazı durumlarda ise transözofajiyal eko dediğimiz hortum yutularak kalbin incelemesi sonucu tanı konulabilir. Tedavisinde de yine kalp deliklerinin boyutuna göre ve yapısına göre ameliyatsız kasıktan girilerek şemsiye yöntemi ile kapatılabilir. Bazı hastalarda ise kalp ameliyatı ile bu bozukluklar düzeltilebilir.

06Tem

Kalbiniz Ne Kadar Genç?

Kalp-damar sağlığının korunması yaşamsal öneme sahiptir. Kalp-damar hastalıkları dünyada ve ülkemizde en başta gelen ölüm nedenidir. Ülkemizde ölümlerin %55’i kalp-damar hastalıklarına bağlıdır.

Kalbimizin yaşı biyolojik yaştan farklı olabilir. Bunu öğrenmenin yollarından birisi kalp-damar hastalıklarına yönelik kardiyovasküler riskin hesaplanmasıdır.

Hipertansiyon (yüksek tansiyon), yüksek kolesterol, sigara, şişmanlık ve hareketsiz yaşam tarzı kalp-damar hastalıkları açısından en önemli risk faktörleridir. Bu risk faktörlerinin önemli bir bölümünü ortadan kaldırmamız mümkündür.

Kalp-damar sağlığını olumsuz etkileyen değiştirilebilir risklerin azaltılması ve sağlıklı bir yaşam tarzı izlenmesi kalbin yaşlanma sürecini yavaşlatmakta ve kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümleri azaltmaktadır. Kalp-damar hastalıklarından korunmada artık tek bir risk faktörünün değil, tüm risk faktörlerinin bir arada ele alınarak azaltılmasına ve tedavi edilmesine yönelik bir yaklaşım giderek önem kazanmaktadır.

Kalbimizi genç tutmak için yeterli çabayı harcarsak, kalp-damar hastalıklarına bağlı erken ölümlerin sayısını çarpıcı biçimde azaltabiliriz.

06Tem

Kolesterol Nedir?

Kolesterol nedir?

Kolesterol vücudumuzun bütün hücrelerinde bulunan yağ benzeri bir maddedir. Kanda fazla miktarda bulunması zararlıdır. Kolesterol bir yandan karaciğerde üretilirken, besinlerle de alınır.

Kolesterol neden önemlidir?

Kişinin kolesterol düzeyi ne kadar yüksekse, kalp hastası olma ihtimali de o kadar yüksektir. Türkiye’de birinci sırada gelen ölüm nedeni kalp-damar hastalığıdır.

İyi kolesterol (HDL kolesterol) ve kötü kolesterol (LDL kolesterol) nedir?

LDL kolesterol, kanda, kolesterolü taşıyan başlıca pakettir. Kanda yüksek olduğu zaman damarların iç yüzüne yapışıp, plaklar oluşturur. Kolesterol dışındaki bazı maddelerin de eklenmesiyle bu plaklar büyür ve bunlar üzerinde oluşan çatlaklarda gelişen pıhtılar damarları tıkar  Çağımızda çok yaygın olan bu hastalık damar sertliği olarak bilinir. Damar tıkanıklığı kalp damarlarında oluşmuşsa kalp krizine, beyin damarlarında oluşmuşsa felce neden olur.

Kandaki kolesterolün bir bölümü de HDL kolesterol adı verilen paketlerin içinde taşınır.

Kolesterol yüksekliği hangi şikayetlere sebep olur?

Kolesterolün yüksek olması herhangi bir şikayete sebep olmaz. Kolesterol yüksekliğinin yol açtığı kalp krizi veya felç gibi hastalıklar, kolesterolün damar duvarında birikmesiyle, yıllar sonra ortaya çıkar.

Kimler kolesterol ölçtürmelidir?

20 yaşın üzerindeki kişiler, kan kolesterol düzeylerini bilmeli ve bunun gerektirdiği yaşam tarzı değişikliklerini uygulamalıdır. Özellikle anne, baba veya kardeşlerinde erken yaşta kalp hastalığı olduğu bilinen kişiler ve şeker hastaları mutlaka kan kolesterollerini ölçtürmeli ve gereken önlemleri almalıdır.

Neden kan yağları bazı kişilerde düşük, bazılarında yüksektir?

Kan kolesterol düzeyleri kalıtsal ve çevresel faktörlerin etkisiyle oluşur. Kolesterol metabolizmasının çeşitli halkalarında doğuştan oluşabilen farklılıklar, kişilerde yağların kan düzeylerinin de farklı olmasına yol açar. Beslenme şekli, şişmanlık, sigara içimi ve fizik aktivite çevresel faktörler içinde en önemlileridir. Günlük besin tüketimindeki yağ miktarı ve bileşimi, kalıtsal özelliklere göre değişen oranda kan düzeyini belirler.

Kan kolesterol düzeyinin düşürülmesi kalp-damar hastalığı olasılığını azaltır mı?

Kan kolesterol düzeyinin diyetle veya ilaçlarla düşürülmesinin kalp hastalığı bulunmayanlarda hastalığın oluşma olasılığını azalttığı, kalp hastalığı bulunanlarda da yaşam süresini uzattığı kesin olarak gösterilmiştir.

Besinlerdeki yağ çeşitleri nelerdir ve bunlar kan kolesterol düzeyini nasıl etkilerler?

Besinlerdeki yağlar üç çeşittir: Doymuş, tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlar. Doymuş yağlar hayvansal kökenli yağlarda, tekli doymamış yağlar zeytinyağında, çoklu doymamış yağlar ise sıvı yağlarda ve doymamış yağ oranı yüksek   margarinlerde bulunur. Diyetteki doymuş yağlar ve kolesterol kan kolesterol düzeyini artırır.

Kalp hastalığından koruyucu bir diyetin özellikleri nelerdir?

Kilosu olması gerekenden fazla olan kişiler toplam kalori alımını azaltıp hareketlerini artırarak kilo vermelidir. Kilo artışı, kolesterol yükseltici bir faktördür.

Etlerdeki görünen yağlar pişirilmeden önce ayrılmalı, sakatat tüketimi çok azaltılmalıdır. Sosis, salam, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri de az tüketilmelidir.

Tavuk, hindi ve balık eti, koyun ve sığır etine tercih edilmelidir. Kızartma yerine ızgara, haşlama, buğulama gibi pişirme şekilleri kullanılmalıdır. Balık eti kalp sağlığı açısından en yararlı ettir. Karides ve kabuklu deniz hayvanları kolesterolden zengindir.

Tahıl, sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Bu besinler yağ bakımından fakir, vitamin ve posa bakımından zengindirler. Eriyebilen posanın kolesterolü düşürdüğü  çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Yulaf, çavdar, fasulye, bezelye, pirinç kabuğu, turunçgiller, çilek, eriyebilen posadan zengindir. Kepek, havuç, turp, lahana, karnabahar, meyve kabukları ise erimeyen posa içerirler; bu tür posanın kolesterol üzerine etkisi yoktur, ancak bağırsakların normal çalışmasını sağlar.

Tam yağlı sütten hazırlanmış süt ürünleri yerine, az yağlı veya yağsız sütten hazırlananlar tercih edilmelidir. Pasta, krema, dondurma çoğunlukla doymuş yağlar ve yumurta sarısı içerdiğinden az tüketilmelidir. Haftada iki veya üç adetten fazla yumurta yenmemelidir.

Kolesterolü düşürmek için tüm bunların dışında neler yapılabilir?

Sigara, kolesterolün damar duvarında birikmesine ve biriken yağ plaklarının çatlayarak damarı tıkamasına neden olduğundan kullanılmamalıdır. Sigara içmek kandaki iyi kolesterol düzeyinin düşmesine neden olur. Fizik aktivitenin artırılması da kötü kolesterolün düşmesine, iyi kolesterolün yükselmesine yol açar. Az miktarda alınan alkolün iyi kolesterol düzeyini yükselttiği çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Ancak bu şekilde yükseltilen iyi kolesterolün kalp damar hastalığından koruyucu etkisi bilinmediğinden ve alkolün diğer zararlı etkileri nedeniyle kalp hastalığından korunmada alkol kullanımı önerilmez.Diyet ve diğer yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kolesterol oranları istenen düzeye indirilemezse, hekimler tarafından verilen ilaçların kullanılması gerekir.

Kolesterol düşürücü diyet, yaşam tarzı değişiklikleri veya ilaçlar ne kadar süreyle uygulanmalıdır?

Kolesterol yüksekliği büyük ölçüde çağımızın yaşam tarzına ve yanlış beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkmış olduğundan, doğru beslenme ve diğer yaşam tarzı özellikleri çocukluk yaşlarından itibaren uygulanmaya başlanmalı ve hayat boyu sürmelidir. Kalp- damar hastalığı veya felç geçirmiş; çok sayıda risk faktörü olup, hasta olma tehlikesi yüksek olanlar, kolesterolleri diyet ve diğer önlemlerle istenen düzeylere düşürülemezse, hekimlerin gerekli gördüğü ilaçları yaşam boyu kullanarak, kalp hastalığı risklerini azaltabilirler.

HDL kolesterol, LDL’nin aksine damarlarda kolesterol birikimini önler. Yapılan araştırmalar HDL kolesterolü yüksek olan kişilerde kalp hastalığının daha az olduğunu göstermiştir. Türk Kardiyoloji Derneği’nin yapmış olduğu araştırmalarda Türk toplumunda HDL kolesterol değerinin düşük olduğu gösterilmiştir. Sigara içmek ve şişmanlık iyi kolesterolü düşürürken düzenli egzersiz yükseltir.

Normal kan kolesterol düzeyleri ne olmalıdır?

Kan toplam kolesterol, LDL kolesterol ve HDL kolesterol düzeyleri aşağıdaki gibi sınıflanır:

Kolesterol düzeyi değerlendirilip ilaç tedavisine karar verilirken, kişide damar hastalığı bulunup bulunmaması veya diğer hastalık riskini artırıcı faktörlerin olup olmaması da göz önüne alınır. Örneğin, başka risk faktörü olmayan, iyi kolesterolü de yüksek menopoz öncesi bir kadında 130 mg/dl’lik bir kötü (LDL) kolesterol düzeyi önemli risk oluşturmazken, kalp krizi geçirmiş 55 yaşındaki bir erkekte aynı düzey, kolesterol düşürücü ilaçlarla kesin tedavi gerektirir.

 KALP SAĞLIĞI İÇİN

»  Kalbiniz ne kadar genç?

»  Hipertansiyon: Kalp sağlığının başta gelen düşmanı

»  Kolesterol: Kalp hastalığı salgınının ardındaki sinsi düşman

»  Sigara kalbinize zararlıdır!

»  Sinsi düşman: Şişmanlık

»  Egzersiz yaparak kalp hastalığı ve inme riskini azaltmak elinizde!

»  Ani kalp ölümü çok sık rastlanan bir durumdur!

»  Kardiyovasküler risk hesaplama tabloları

06Tem

Hipertansiyon

Hipertansiyon ya da tansiyon yüksekliği nedir?

Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır ve mm civa (Hg) olarak ifade edilir. Bu basıncın istenilen değerlerin üzerinde olması durumu ise hipertansiyon olarak tanımlanır.

Kan basıncı sistolik (halk arasında büyük tansiyon) ya da kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınç ve diyastolik (halk arasında küçük tansiyon) ya da kalbin kan pompalamaya ara verdiği dönemdeki basınç olarak iki farklı değerden oluşur. Normal kan basıncı değerleri sırasıyla sistolik için en çok 120 mmHg, diyastolik için ise en çok 80 mmHg olmalıdır, bu değerler normal kan basıncı değerleridir.

Hipertansiyon sık görülen bir hastalık mıdır?

Evet, Türkiye’de 28 yaşın üzerindeki erişkin erkeklerin %49’unda, erişkin kadınların %56’sında kan basıncı yüksekliği vardır. Bir başka deyişle ülkemizde yaklaşık 16.3 milyon insanın   hipertansiyonlu olduğu söylenebilir. Bu nedenle toplumun her yaş grubundan bireyler yılda en az bir kez tansiyonlarını kontrol ettirmelidir.

Hipertansiyonun ne gibi zararları vardır?

Hipertansiyon beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybı gibi hastalıklara neden olabilir. Kan basıncı değerleri normal sınırlarda tutulan hipertansiyon hastalarında bu hastalıkların oluşması önlenebilir.

Hipertansiyon tedavi edilebilir mi?

Evet edilebilir. Ancak hipertansiyon tedavisi ömür boyudur, tedavide kullanılan ilaçlarla kan basıncı normal sınırlara düşer, ancak tedavi kesilirse kan basıncı yine eski değerlerine ulaşacaktır. Bu nedenle tedaviye ara verilmemeli, en az yılda bir kez doktora kontrole gidilmelidir.

Bazı özel durumlarda hipertansiyon bir böbrek hastalığına veya hormon artışına bağlı olabilir. Bu durumlarda böbrek hastalığının veya hormonal bozukluğun tedavisi ile kan basıncı düzelebilir veya daha az sayıda ilaçla daha rahat kontrol edilebilir hale gelebilir.

Hipertansiyonda kullanılan ilaçlar alışkanlık yapar mı?  

Hayır yapmaz; damar elastikiyeti nedeniyle kan basıncı kontrolü için alınan ilaç sayısı ya da dozu az gelebilir, bu durumda yeni ilaç eklenmesi veya kullanılan ilacın dozunun arttırılması gerekebilir.

Bir yakınımda hipertansiyon var, benim kullandığım ilacı ona da verebilir miyim?

Hayır, kesinlikle böyle bir davranışta bulunmayınız, bulunanları da uyarınız. Sizin için uygun olan bir ilaç bir başkası için zararlı olabilir, bu nedenle yakınınızın bir doktora başvurmasını öneriniz.

Kan basıncımı kendim ölçebilir miyim?

Evet ölçebilirsiniz; ancak kan basıncının nasıl ölçüleceği konusunda yeterli bilgiyi bir doktor veya eğitim programından öğrenmeye çalışınız. Bilek ve koldan kan basıncı ölçen elektronik aletler de kullanılabilir; ancak bu aletlerin güvenilirliğini anlamak amacı ile civalı bir tansiyon aleti ile alınan değerlerle karşılaştırmasının yapılması uygun  olur. Ayrıca bilekten ölçen cihazların, kabaca fikir vermekle birlikte, güvenilirlikleri sınırlıdır. En doğru sonuç veren aletler civalı ölçüm cihazlarıdır.

Kan basıncımı ölçerken nelere dikkat etmeliyim?

Kan basıncı ölçülmeden önce en az 5 dakika dinlenmelisiniz. Son yarım saat içinde kahve, kola gibi kafeinli içecekler veya sigara içmemiş olmalısınız. Tansiyon aletiniz kolunuzun çevresini ve boyunu yeterli olarak sarmalıdır, dinleme cihazını (stetoskop) tansiyon aletinin manşonu altına sokmamalısınız.

Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar böbrek ve karaciğer bozukluğu yapar mı, cinsel fonksiyonları etkiler mi?

Her ilacın kendine özgü yan etkileri olabilir. Kullandığınız ilaçların yan etkileri konusunda doktorunuza danışınız, ancak genel olarak söylemek gerekirse, tedaviden elde edilecek yarar ilacın olası zararından çok daha fazladır. Bu nedenle hipertansiyon tedavisi için verilen ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır.